Bilindiği üzere kan aldırmak, hem şahsı, hem de kan verdiği din kardeşi için faydalı bir sünnettir. Resûl-i Ekrem Efendimiz hacamat adıyla zikredilen kan aldırma tatbikatını bizzat icra etmiş, bir takım hastalıkları hacamat yoluyla gidermeyi uygun görmüştür.
Kan aldırma, yahut kan verme adeti zamanımızda çok modern şekilde yapılmaktadır. Ne kan veren, ne de alan asla bir ciddi sıkıntı ve rahatsızlığa maruz kalmaz.
Bu sebeble kan vermeler çok kolay hale gelmiştir.
Kan verirken okunacak duâyı, İmam-ı Nevevi Ezkarında şöyle zikretmiştir:
– Resûlullah Aleyhisselâm kan verirken Ayetel-Kürsi’yi okurdu.
Demek ki, kan verecek kimse bu ameliyenin evvelinde ve ameliye sırasında (Bakara) süresinin (255) inci ayetini teşkil eden:
“Allahü la ilahe illa hüve’l-hayyü’l-kayyum, lâ te huzühü sinetün ve la nevm. Lehu mâ fi’s-semâvâ-ti ve ma fi’l-ardı, menzellezî yeşfeu indehu illâ biiznihi. Ya ‘lemü mâ beyne eydihim ve mâ halfehüm ve lâ yuhîtûne bi-şey’in min ilmihî illâ bimâ şâe. Vesia kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhümâ ve hüve’l-aliyyü’l-azîm” ayetini okursa, sünnete en uygun olanı okumuş olur, kan verme işi de hakkında daha hayırlı netice verir.
Kan vermek orucu bozmadığı gibi, guslü de gerektir mez. Ancak, abdestli olarak kan verenin abdesti bozulmuş olur, yeniden abdest alması lazım gelir.
Kan aslında satılan bir şey değildir. Satılmaz. İnsan uzvuna ait hiç bir nesne satılmaz. Sadece muhtaç olan kimseler, gerekli olan yerlere başvurup satın alabilirler. Bu sebeble, ilgili yerlere bu gibi ilaç mahiyetindeki destekler hediye olarak verilmeli, insan uzvunu satılan metâ haline getirmemelidir.