Konu komşuya günün birinde ecel de uğrar, beklenmedik anlarda ölüm vâki olabilir. Böyle tahammülü güç ölümlerden sonra komşuya gidip taziyede bulunmak müstehabtır. Üç gün içinde yapılması gereken taziyede esas olan, musibetzedenin üzüntüsüne ortak olup, ızdırap yükünü azaltmak, teselli edip, ferahlatıcı şeyler söylemektir.
Bunun için taziyeye gelenler ölenin yakınlarına:
– Allah size sabr-ı cemil ihsan eylesin, hepimizin gideceği yer aynı yerdir. Bugün birimize, yarın da bir başkamıza gelecektir. Boşuna üzüntü duyuyoruz… gibi sözlerle cenazenin yakınları teselli edilir. Onlar da:
– İnna lillah ve inna ileyhi râciûn… diyerek Allah’a teslimiyetten başka bir çarenin bulunmadığını ifade ederler. Allah’a ilticada bulunurlar.
Teselli için gelenler, sabreden musîbetzedenin kazandığı sevabın benzerini kazanırlar. Din kardeşlerinin üzüntü ve sıkıntısına ortak olup yükünü hafifletmek gibi güzel bir niyetle gelmiş olmaları, onları aynı sevaba layık kılar.
Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
– Herhangi bir mü’min, musîbete düşen bir kardeşini tâziye ederse, kıyamet gününde Allah da onu tâziye eder. Cennet hulleleri giydirerek sevindirir, duyduğu sıkıntıyı giderir.
Bunun içindir ki, evinden cenaze çıkan kimse, üç gün kadar ziyaret edilecek bir yerde bekler, gelen konu komşunun tâziyesini kolaylaştırıcı bir yerde olur. Üç günden sonraki taziyeler üzüntü ve elemi yenilemek gibi mânâ taşıdığından uygun olmaz. Ancak, uzakta olanların yeni duymaları sebebiyle, üç günden sonra da tâziyede bulunmalarında mahzur görülmemiştir.

