Bilindiği üzere kafir olarak ölene dua edilmez, afi için tevbe, istiğfarda bulunulmaz. Bulunulsa dahi faydası olmaz. Zira duânın te’sir etmesi için imanla ölmesi lazımdır. İmansız ölene ne dua edilir, ne de edilirse duanın bir faydası olur.
Ancak, İslam’a düşmanlığıyla bilinen birinin ölüm haberi gelince Allah’a hamd ve şükürde bulunulur, bir İslam düşmanını daha ortadan kaldırıp zararını yok ettiği için Rabb Teâlâ va dua edilir.
Nitekim Ebû Cehil’in öldürüldüğünü İbn-i Mes’ud Hazretleri. Efendimiz’e haber verdiğinde şöyle hamd ve şükrettiğini duymuştur:
“Elhamdülillâhillezî, nasara abdehû ve eazze dînehu.”
“Kuluna yardım edip, dinimizi aziz kılan Allah’a hamd olsun.”
Demek ki senelerdir İslâm’a düşmanlığıyla bilinen Ebü Cehil’in ölümüyle İslam’ın bir engeli daha yok olmuş, İslam’ı yaymaya çalışan Resûlüllah bir kat daha kuvvet bulmuştur. İşte bu hayırlı neticeyi hâsıl eden Rabbimizin takdiridir. Bu takdire karşı hamd ve şükürle mukabele etmek, bir İslâm düşmanını daha ortadan kaldıran Allah’a minnettarlıkta bulunmak gerekir. Bu da Resül-i Ekrem Efendimiz’in okuduğu bu duâda mevcuttur.
Zamanımızda İslâm’a düşmanlığıyla bilinen iman mahrumlarının da birer ikişer göçüp gittiklerini duyunca Allah’a biz de hamd ve şükürlerde bulunur, zararlı kimseleri cemiyetten kaldırıp attığı için, Rabbimize duâ ve niyazdan geri kalmayız.
Hayat böyledir işte. Kimileri ölür, duyanlar dualar okur, sevaplar işler, hayırlar yapar, ruhuna bağışlarlar.
Kimileri de ölür, duyanlar Allah’a hamd ve şükürde bulunurlar. İnsanlığa zararı bir kötünün daha çekilip gittiği için sevinçlerini ifade ederler. Böylece hayatında sevapsız, hayırsız yaşayan İslam düşmanları ölümlerin den sonra da savapsız kalır. hayırdan mahrum bulunur lar.
Ne ibretli son, ne feci akıbet! Elbette anlayana…

