Doğum, hayati tehlike arzeden bir ameliyat olabilir. Böylesine ciddi bir olay, elbette sadece manevi duâ ile geçiştirilemez. Önce maddi tedbirler alınır, yâni gereken ebeye, doktora gidilir, alâka ve muayenesi te’min edilir. Bundan sonra sıra mânevi tedbire, yâni duâya gelir. Nasıl sadece doktor kesin şifaya vasıta değilse, sadece duâ da öyle kesin şifaya sebeb olmaz. Zira ikisini de Rabbimiz emretmekte, hem maddi, hem de mânevi tedbiri dinimiz istemektedir. Birini icra edip ötekini ihmal eden. elbette yarım iş yapmış olur. Tek kanatlı kuşun uçtuğu kadar başarı te’min edilir.
Maddi tedbirden sonra alınacak mânevî tedbiri, yani okunacak duâyı, Efendimiz şöyle tavsiye buyurmuştur:
1- Doğum yapacak hanımın sıhhat ve kolaylıkla doğumunu yapması niyetiyle, önce Âyete’l-Kürsi okunur. sonra (Felak ve Nâs) süreleri okunur. Bunlardan sonra da şu âyet okunur:
“İnne Rebbekümülahüllezi haleka’s-semâvâti yuğsi’l-leyle’n-nehâra yetlübühû hasîsen. Ve’ş-şemse ve’l-arda fi sitteti eyyamin, sümm’estevâ ale’l-arşi, ve’l-kamere ve’n-nücûme müsahharâtin bi-emrih, elâ lehü’l-halku ve’l-emru. Tebârekellahü Rabbü’l-âle-min.”
Resûl-i Ekrem Efendimiz kızı Fâtıma validemizin doğumunda bu duâyı okutmuş, netice sevindirici şekilde huzurlu ve sıhhatli olarak tecelli etmiştir. Mübarek nesil Hazret-i Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz böyle duâlarla dünyaya gelmişlerdir.
Sıhhatli bir doğum haberini alınca Allah’a şükretmek. konu komşuda bulunan yoksullara yardım etmek. münasip olan bir cömertliktir.
İçki içmek, içirmek, kumar oynamak, ahlâk bozucu eğlenceler tertip etmek ise nimete karşı nankörlük mânâsına gelen bir anlayışsızlıktır. Bunun mânâsı, “Ya Rab, sen bana böyle sıhhatli bir netice ihsan ettin, ben de sana bunun için isyan ediyor, günah işliyorum” demektir. Allah şuurlu insanları böyle nankörlükten mu-hafaza eylesin.
