İş hayatında, çarşı-pazarda alış-veriş yaparken aldanmak olduğu gibi aldatmak da bahismevzu olabilir. Nitekim alıp satacağımız şey hakkımızda hayırlı olacağı gibi, hayırsız da olabilir.

Bütün bunlar için, dua etmeli, iyisini, hayırlısını, helalini dilemeliyiz. Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu meâldeki duâsını şöyle okumuş, bizlere de örnek vermiştir:

“Allahümme, innî es’elüke min hayri hâze’s-sûki ve hayri mâ fihâ, Ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ fiha. Allahümme innî eûzü bike en usîbe fihâ yemînen fâcireten ev safkaten hâsireten.”

“Allah’ım, aziz isminle giriyorum buraya, Allahım, senden bu çarşının (iş yerinin) hayırlısını diler, içindekinin hayırlısını nasip etmeni niyaz ederim. Şerrinden ve şerlisinden de sana sığınırım. Allah’ım, burada günah getiren yeminden, zarar veren ticaretten de sana sığınırım.”

İş hayatı, çarşı-pazar, insanın mâneviyatını sarsabilen tehlikeli yerlerdir. Sabah evinden Cennetlik olarak çıkan insan, iş hayatında yaptığı hiylelerden dolayı akşam evine Cehennemlik olarak döner, hüsrana uğramış halde yatağına girebilir.

Zira aldatmak, kırmak, zulmetmek, haksızlıkta bulunmak, haram yemek, haram kazanmak, başkalarının haram yemesine, kırılıp darılmasına sebep olmak… gibi bütün zararlı ve kötü neticeler, hep günlük hayatın geçtiği çarşı pazarda, iş yerlerinde cereyan eder. Böyle korkunç neticeye mâruz kalmamak için titreyen mü’min, yola çıkarken, iş yerine giderken, alış-veriş yaparken hep Allah’a sığınır, İlahi emre aykırı düşecek bir alışverişte bulunma korkusundan Rabbine iltica eder. Böyle kötü neticeye maruz kalmamak için, yâni, sabah evinden Cennetlik olarak çıkan mü’minin akşam Cehennemlik olarak dönmemesi için ilk şart, alış-verişinde yalan söylememesi, ikinci şart da aldatmaktan çekinmesi, muhitin mâkul örfüyle sabit olan meşrû kazancı kâfi bulmasıdır. İnsandaki çok kazanma hırsı, bu iki temel kâide ile önlenirse büyük tehlike atlatılmış olur. Aksi halde kazandıkça kazanma hırsı, bir alev gibi insanın iç âlemini yakıp kül eder; artık ne helal kazanç, ne de aldatmaktan korkma hâli onda yer tutmaz, meşhur tekerlemenin onu alıp götürdüğü müşahede edilir. “Ver Allah’ım ver; kulun haram-helal demez yer!”

Bu yazıyı ne kadar faydalı buldunuz?

Oy vermek için yıldıza tıklayın!

Ortalama oy 0 / 5. Oy verme sayısı: 0

Henüz oy yok! Bu gönderiyi oylayan ilk kişi olun!

By Leadtek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir