Şurası bir gerçektir ki, insan bu dünyada neye kavuşursa kavuşsun fânidir, muvakkattır, kısa ömürlüdür. Günün birinde kavuştuğu şey elinden çıkacak, yahut maruz kaldığı mahzurlu hâl, sıyrılıp gidecektir. Mühim olan ebedi âlemdeki iyilik, yahut kötülüktür. Zira ebedi ve âlemdeki iyilik de ebedidir, kötülük de günahına göre ebedi veya çekilmezdir

Öyle ise, insan bu dünyada gerek iyilik olsun, gerek se zorluk ve kötülük, ne fazla üzülmeli, ne de fazla sevinmeli, şımarmamalıdır.

Bununla beraber, iyilikle karşılaşınca Efendimizin okuduğu duâyı okumalı, Rabbimizin ihsan ettiği bu nimeti şükürle, hamdle karşılamalıdır. Kötülükle karşıla şınca da, daha büyüğünün var olduğunu hatırlamalı, asıl musibetin Cehennemlik amel olduğunu anlayarak öyle hallerden Allah’a sığınmalıdır.

Nitekim Efendimiz iyi ve güzel bir şeye kavuşur, yahut görürse, hemen şu duâyı okuyarak hamd ederdi:

Elhamdülillâhillezi, bi-nimetihi tetimmü’s-sâli-hât.”

“Bütün iyilikleri verdiği nimetleriyle tamamlayan Allah’a hamd olsun. Her nimet O’ndan, her iyilik O’na râcidir.”

Kötü ve hoşa gitmeyen hallere mâruz kalınca, yahut görünce de şu duâyı okurdu:

“Elhamdülillahi alâ külli hâl, sive’l-küfri ve’d-da-lâl. Ve eûzü bike min hâl-i ehli’n-nâr.”

“Küfür ve dalalet dışındaki her hâle Allah’a hamd olsun. Rabbim. Cehennemliklerin amelinden sana sığınırım. Cehennemlik hâllerden bizi koru.”

Üzünülmesi gereken, insanı Cehennem’e götüren amellerdir. Öyle bir amele maruz kalınmasın. diğer musibetler mühim değildir. Gelir, geçer. Bir gün yok olup gider.

Bu yazıyı ne kadar faydalı buldunuz?

Oy vermek için yıldıza tıklayın!

Ortalama oy 0 / 5. Oy verme sayısı: 0

Henüz oy yok! Bu gönderiyi oylayan ilk kişi olun!

By Leadtek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir